Adalete erişim, temel hakların korunması ve adaletin cinsiyet ayrımcılığı da dahil olmak üzere herhangi bir ayrımcılık yapılmaksızın herkese etkin bir şekilde sağlanması ile bağlantılı çok yönlü bir kavramdır. Devletin adalet hizmetlerinin erişilebilirliğini, kalitesini ve hesap verebilirliğini sağlama yükümlülüğünün yanı sıra bireylerin haklarını talep edebilmeleri ve savunabilmeleri için hukuki farkındalık ve okuryazarlığın teşvik edilmesini gerektirir.
Bu mesajlar, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'nin "Batı Balkanlar ve Türkiye’ye Yönelik Yatay Destek 2019-2022" ortak programı kapsamında Türkiye Barolar Birliği ile işbirliği içinde yürütülen "Türkiye'de Kadınların Adalete Erişiminin Desteklenmesi" ortak projesinin, bugün Ankara'da düzenlenen kapanış törenindeki ana mesajlar arasındaydı.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Sivil Toplum, Temel Haklar, Yargı ve İçişleri Bölümü Başkanı, Alexander FRICKE, konuşmasında "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne de ilham veren İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin yıldönümünü kutladığımız bu buluşmanın zamanlamasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Dünya genelinde yaşanan çeşitli sorunlar nedeniyle toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ilerleme kaydedilememiş ve pek çok alanda cinsiyetler arası uçurumlar devam etmiştir. Bu nedenle, toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik edecek değişimi hızlandırmak için çabalarımız büyük önem taşımaktadır. AB Üye Devletleri ile birlikte Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planını hayata geçirmeye kararlıyız. Diğer somut eylem planlarımızda da toplumsal cinsiyetin anaakımlaştırılması için çalışıyor ve bu alanda yürütülen tüm bu çabaları desteklemeye devam etmek istiyoruz." şeklinde vurguladı.
"Türkiye’de Kadınların Adalete Erişiminin Desteklenmesi" projesinin sonuçlarını sunmayı amaçlayan kapanış töreni, Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye genelindeki yerel baroların başkanlarının ve kadın hakları merkezlerinin başkanlarının yanı sıra kadın hakları, kadınların adalete erişimi ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele alanlarında çalışan kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler ve araştırma merkezleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini bir araya getirdi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. R. Erinç Sağkan, “Türkiye’de dezavantajlı kadınların adalete erişiminin ortadan kaldırılmasındaki en önemli unsurların sivil toplum ve basınla iş birliği içinde barolar ve avukatların bu alanda kapasitelerinin ve farkındalıklarının artırılması ve baro ve ilgili kurumların daha etkin faaliyet göstermesi olduğunu biliyoruz. Kadınların sistematik olarak uğradığı her türlü şiddetin önlenmesi için etkili bir savunma mekanizmasının oluşturulmasında bu tarz projelerin çok önemli olduğunun bilincindeyiz ve bu alandaki çalışmalarımıza devam ediyoruz.” şeklinde ifade etti.
Açılış konuşmasına Uluslararası İnsan Hakları Günü’nde Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri tarafından paylaşılan mesajı ileterek başlayan Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkan Vekili Pınar Başpınar, "Türkiye Barolar Birliği ve yerel sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde Ekim 2021'den bu yana yürüttüğümüz "Türkiye'de Kadınların Adalete Erişiminin Desteklenmesi" projesinin ilk aşamasını başarıyla tamamlamış olmaktan mutluluk duyuyoruz. Adli yardım hizmetlerinin toplumsal cinsiyete duyarlılığını ve kadınların bu hizmetlere erişimini artırmanın yanı sıra kadınlar arasında hukuki farkındalık ve okuryazarlığı geliştirmeyi amaçlayan bu proje, 2023 yılında başlayacak olan Yatay Destek III programı kapsamında da benzer amaçlarla faaliyetler yürütmeye devam edecektir." şeklinde vurguladı.
Avrupa Konseyi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Bölümü Kapasite Geliştirme ve İşbirliği Projeleri Birimi Başkanı Marta BECERRA, adli yardım ve desteğin kadınların adalete erişimde karşılaştıkları engellerin ortadan kaldırılmasında ve kadınların eşit vatandaşlar olarak haklarını kullanmalarının desteklenmesinde hayati bir rol oynadığının altını çizdi. "Bu amaçla, Avrupa Konseyi'nin Türk hukuk sistemine uyarlanan "Kadınların Adalete Erişimi" başlıklı HELP kursu aracılığıyla eğitilen adli yardım avukatları tarafından 380'tan fazla davada kadınlara adli yardım hizmeti sağlanmıştır. Ayrıca, sivil toplum, kamu kurumları ve diğer paydaşlar arasındaki diyalog ve işbirliğinin öneminin bilincinde olarak, kadınların adalete erişiminde karşılaştıkları yerel zorlukları tespit etmek ve bunların üstesinden gelmek için çözümler bulmak amacıyla dört pilot ilde (Diyarbakır, Muğla, Nevşehir ve Ordu) 300'den fazla yerel temsilciye ulaşılmıştır. Bunlara ek olarak, stratejik dava açma ve adli yardım konularında iki el kitabı hazırlanmış ve kadınların adalete ve adli yardıma erişiminin önündeki engellere ilişkin bir araştırma raporu çevrimiçi olarak yayınlamıştırı. Son olarak ise, bu projeyle kadınların adalete erişimini teşvik etmek ve yasal farkındalıklarını arttırmak için çalışan dört yerel sivil toplum kuruluşunu alt hibe programlarıyla destekledik."
Prof. Dr. Gülriz Uygur ve Eileen Skinnider tarafından hazırlanan ve adli yardım avukatları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve uzmanlarla işbirliği içinde odak grup görüşmeleri ve adli yardım avukatları arasında çevrimiçi bir anket yoluyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları "Türkiye'de kadınların adalete ve adli yardıma erişimine ilişkin engelleri anlamak" isimli raporda aktarıldı.
Adalete erişimin en önemli unsurlarından biri, maddi imkânları veya haklarını savunma gücü olmayan kişilerin önündeki engellerin kaldırılmasına katkıda bulunan ve bu kişilerin mevcut hukuki yollar ve hizmetler aracılığıyla hak ve menfaatlerini talep etmelerini destekleyen adli yardımın sağlanmasıdır. Ancak Türkiye'deki pek çok kadın için adalet sistemiyle temasa geçmek ve adli yardıma erişmek zorlu ve bunaltıcı bir deneyim olabilmektedir. Ekonomik, sosyal ve kültürel engeller nedeniyle kadınların haklarını eşit şekilde koruma, kanunla belirlenmiş kanuni yollara başvurma ve mevcut adli yardıma erişme imkânlarını azalmaktadır. Ayrıca, adli yardım avukatları da dâhil olmak üzere ön saflarda çalışan profesyoneller arasında bu engellere ilişkin farkındalığın yetersiz olması ve yerleşik hale gelmiş ayrımcı tutumlar ve toplumsal cinsiyet klişeleri de, kadınların adli yardım dâhil adalete erişimini ve eşit vatandaşlar olarak haklarından yararlanmalarını daha da sınırlandırmaktadır.
Katılımcılar ayrıca araştırmaya ilişkin geri bildirimlerini paylaşmış ve yasal reformlar, toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar ve genel ilkeler geliştirilmesi, kadınların ve kız çocuklarının adli yardım hakkı konusunda farkındalığın artırılması, uzmanlaşmaya yatırım yapılması ve kadınların adalete ve adli yardıma erişimde karşılaştıkları zorlukların üstesinden gelmek için kadın avukatların güçlendirilmesi gibi önerileri tartışmıştır.
Bu etkinlik, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'nin "Batı Balkanlar ve Türkiye’ye Yönelik Yatay Destek 2019-2022" başlıklı ortak programı çerçevesinde yürütülen "Türkiye'de Kadınların Adalete Erişiminin Desteklenmesi" konulu projesi kapsamında düzenlenmiştir. Bu program, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi'nin Batı Balkanlar ve Türkiye için bir işbirliği girişimidir. Her iki kurum da yargının etkinliği ve bağımsızlığı, yolsuzluk, organize suç ve ekonomik suçla mücadele, ifade ve medya özgürlüğü, ayrımcılıkla mücadele ve hassas grupların haklarının korunması gibi ortak kilit alanlardaki işbirliğini daha da güçlendirme konusunda anlaşmışlardır.